Akciğer kanseri tedavisinde son yıllarda önemli gelişmeler yaşanıyor. Bağışıklık sistemini harekete geçiren immünoterapi yöntemleri, özellikle ileri evre ve metastaz yapmış hastalar için yaşam süresini artıran ve tedavi sürecini daha konforlu hâle getiren yeni bir alternatif olarak öne çıkıyor. Bu tedavi yöntemleri, bağışıklık hücrelerinin kanser hücrelerini tanıyarak onları etkisiz hale getirmesini sağlıyor. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Erdem Göker, bu yaklaşımın klasik kemoterapiye kıyasla hem daha uzun yaşam süresi sunduğunu hem de yan etkiler açısından daha tolere edilebilir olduğunu belirtti.
Dünya genelinde her yıl yaklaşık 2,2 milyon kişiye akciğer kanseri tanısı konulduğunu hatırlatan Prof. Dr. Göker, Türkiye’de ise hastalığın erkeklerde en sık, kadınlarda ise ikinci en sık görülen kanser türü olduğuna dikkat çekti. Tütün kullanımı, hava kirliliği ve genetik yatkınlık gibi faktörlerin hastalığın en önemli nedenleri arasında yer aldığı belirtildi.
Yeni Nesil Tedavilerle Yaşam Süresi Uzuyor
Modern immünoterapilerin temelinde bağışıklık sisteminin kanser hücrelerini tanıyarak yok etmesi prensibi yer alıyor. Atezolizumab adlı etken maddeyle geliştirilen tedavinin, PD-L1 isimli protein üzerinden kanser hücrelerinin bağışıklık sisteminden saklanmasını engellediği ve bu sayede bağışıklık hücrelerinin yeniden devreye girerek tümörlerle savaştığı ifade ediliyor. Klinik veriler, bu yöntemle hastaların yaşam süresinin ortalama 6 ila 8 ay kadar uzadığını gösteriyor. Bazı vakalarda bu sürenin yıllarca devam edebildiği, hatta bazı hastalarda tedavi kesilse bile hastalık kontrolünün sürdüğü bildiriliyor.
Bu yenilikçi tedavi yöntemi artık Türkiye’de de erişilebilir durumda. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından geri ödeme kapsamına alınan atezolizumab temelli ilaçlar, ileri evre küçük hücreli dışı akciğer kanseri hastaları için yeni bir umut kaynağı hâline gelmiş durumda.
İkili İmmünoterapi Yöntemi Dikkat Çekiyor
Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Taner Sümbül ise Nivolumab ve Ipilimumab etken maddelerini içeren ikili immünoterapi protokolünün dikkat çeken bir diğer yenilik olduğunu belirtti. Bu kombinasyonun, ileri evre küçük hücreli dışı akciğer kanseri tedavisinde yaşam süresini uzattığını ve uzun dönem hastalık kontrolü sağladığını aktardı.
Nivolumab, bağışıklık hücrelerinin üzerindeki PD-1 adlı kontrol noktasını hedef alarak kanserin bağışıklık sisteminden kaçmasını engelliyor. Ipilimumab ise CTLA-4 isimli başka bir kontrol noktası üzerinde etkili olarak T hücrelerinin çoğalmasını sağlıyor. Bu iki maddenin birlikte kullanımı, bağışıklık sistemini iki farklı yönden harekete geçirerek kanserle daha güçlü mücadele edilmesine olanak tanıyor.
Beş yıllık klinik takip sonuçlarına göre, bu tedavi kombinasyonuyla tedavi edilen hastaların yaklaşık yüzde 25’i hâlâ hayatta. Bu oran, yalnızca kemoterapi ile tedavi edilen grupta yüzde 13 seviyesinde. Ayrıca tedavi sayesinde hastalığın ilerleme riski de yüzde 30’dan fazla oranda azalabiliyor.
