Ankara’da yaşayan 24 yaşındaki Buse Nur Dikicier, çocukluk arkadaşı O.Ç.’ye güvenerek banka hesap bilgilerini ve kredi kartını verdi. İddiaya göre, “Birlikte e-ticaret yapacağız” vaadiyle başlayan bu süreç, Dikicier için kabusa dönüştü. Kredi kartı ve mobil bankacılık bilgilerini birkaç günlüğüne arkadaşına veren Dikicier, kısa süre içinde kendisine ulaşılamadığını, sosyal medyada ve telefonlarda engellendiğini fark etti. Ardından adli süreç başladı. Dikicier hakkında ‘bilişim sistemleri, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık’ suçundan 54 ayrı soruşturma açıldı.
Balıkesir’de görülen bir davada, Airfryer satışı bahanesiyle dolandırılan bir kişinin şikayeti üzerine Dikicier’e 4 yıl hapis ve 10 bin TL adli para cezası verildi. Karara itiraz eden Dikicier, dosyayı istinaf mahkemesine taşıdı. Hakkındaki soruşturmalardan 10 tanesi şu an istinaf aşamasında bulunuyor.
“Sadece Güvendim, Şimdi Hayatım Durdu”
Yaşadığı süreci anlatan Buse Nur Dikicier, arkadaşı tarafından aldatıldığını dile getirerek şunları söyledi: “10 yılı aşkın süredir tanıdığım birine güvenerek kredi kartımı verdim. Kartlarım sadece 4-5 gün onlardaydı ama sonrası felaket oldu. Kendilerine bir daha ulaşamadım. Evlerini taşıdılar, beni her yerden engellediler. Sonrasında ifadeye çağrıldım ve süreç başladı. Şu an 54 ayrı dosyam var, 30 yıla yakın ceza alma ihtimalim var. Üniversiteye hazırlanıyordum, bu olay nedeniyle hayalimden de oldum. Temiz sicilim vardı, artık hiçbir yerde iş bulamıyorum.”
“Uzlaşma Sağlanmalı, Sorumlular Gerçekten Araştırılmalı”
Aynı suçtan yargılanan diğer kişilerle birlikte Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne de başvuran Dikicier, sadece uzlaşmak istediklerini belirtti. Davalı 30 kişilik grubun avukatı İsmail Özdemir, bu tür olaylarda genellikle banka hesabı sahiplerinin cezalandırıldığını, oysa asıl parayı yöneten kişilerin tespit edilmesi gerektiğini vurguladı. Özdemir, “Bu kişiler kolay ulaşılabilir oldukları için hedef oluyor. Genç, tecrübesiz, güven duygusu yüksek bireyler. Uzlaştırma süreci devreye girerse hem mağduriyet giderilir hem de asıl failler daha kolay tespit edilebilir. Amacımız kimseyi aklamak değil, adaletin doğru kişiye ulaşmasını sağlamak” dedi.
