Günlük hayatın görünmez parçaları haline gelen mikroplastikler, artık sadece çevresel bir sorun değil, aynı zamanda insan sağlığını doğrudan ilgilendiren bir konu haline geldi. Plastik materyallerin zamanla parçalanmasıyla oluşan bu 5 milimetreden küçük parçacıklar; içme suyundan giysilere, sebze-meyveden sofra tuzuna kadar birçok yolla vücudumuza giriyor. Özellikle 1 mikrometreden küçük olan ve “nanoplastik” olarak adlandırılan parçacıkların hücre içine, hatta hücre çekirdeğine kadar ulaşabildiği keşfedildi. Yapılan araştırmalar, bu parçacıkların kan, karaciğer, böbrek, plasenta ve hatta anne sütünde bile tespit edildiğini gösteriyor.
Kalp, Beyin ve Gelecek Nesiller Risk Altında
Yeni bulgular, mikroplastiklerin yalnızca sindirim sistemiyle sınırlı kalmadığını, kalp ve beyin sağlığını da etkileyebileceğini ortaya koyuyor. Kan damarlarında biriken parçacıklar, kalp krizi ve inme riskini artırırken; otopsi çalışmaları insan beyninde gramlarca mikroplastik bulunduğunu gösteriyor. Sakız, pet şişeler ve plastik biberonlar gibi günlük hayatın parçası olan ürünler de mikroplastik kaynağı olarak öne çıkıyor. Çocuklar ise gelişim süreçlerinde bu maddelere daha fazla maruz kaldıkları için çok daha yüksek risk altında. Bilim insanları, bu maruziyetin uzun vadede genetik etkiler yaratabileceğini ve sonraki nesillere taşınabileceğini düşünüyor.
